Eğer Piyanist ve Hayat güzeldir filmini izleme şansınız olduysa, kapma gittiğinizde o filmlerden birçok kare gözününüz önüne gelir durur.
İnternette kamp hakında bir çok rakamsal bilgi bulmak mümkün. Ben rehberin bize anlattıklarını eşliğinde, çektiğim fotoğrafları ekleyerek bir yazı yazacağım. Gezerken zevk değil acı hissettiğim ikinci yer olarak blogumda yerini alacak. İlk yazım daha önce ziyaret ettiğim Oskar Schindler'in Fabrikası hakkındaydı. Yazımı okumak için tıklayabilirsiniz.
Bugün bir kez daha Schindler'e saygı duydum. Onun özverisi sayesinde küçük bir grup Yahudi bu kötü şartları yaşamamış.
Kampın girişinde meşhur söz olan "Çalışmak özgür kılar " yazısı mevcut.
İnsanlar bu yalana inandırılarak, Kanada'da daha iyi bir yaşam standartı ve savaştan uzak bir hayat vaat ederek kampa alındı.
Auschwitz Kampı daha önce Polonya askeri birliğinin kullandığı bir yer iken Alman işgalden sonra çalışma kampı olarak kullanmaya başlandı. 1.3 Milyon kişi burada hayatını kaybetti.
Barakaların içinde döneme ait bir çok fotoğraf mevcut. Her fotoğrafın önünde rehberimiz bize bilgiler verdi.
Kamplara gelirken insanlara yanlarına en değerli eşyaları almalarını söylenir. Kamp girişinde isimlerini ve geldikleri yerleri bavulun üstüne yazarak teslim ederler ve bir daha asla bavullarına ulaşamazlar.
Kampa gelen insanlar belirli kurallara göre sınıflandırılır. Kimin ölüm odalarına gönderileceğine veya tahmin edemeyecekleri kötü şartlar altında çalışacağına kamp doktorları karar verir.
Gözden çıkarılan insanlara yıkanacakları ve yeni hayatlarına başlayacakları barakalarını gitmeden önce duş alacakları söylenir.
Hiçbir şeyden haberi olmayan binlerce insan yıkanacağını zannederek soyunur ve bir odaya gönderilir. İşte asıl vahşet orada başlar. İnsanlar suyun akması beklerken içeriye gaz verilir ve insanlar acı içinde zehirlenerek 10-15 dakika içinde ölür. Daha sonra cesetlerin hepsi yakılır. Vahşet içinde öldürülen insanlardan geriye ise tonlarca saç, binlerce gözlük, protez, tarak vs. kalır.
Auschwitz de bulunan Krematoryum bacasının resmi. ( insanların yakıldığı yer )
* Kamp komutanının evi Krematoryuma 5 dk mesafededir. Çocukları bahçede oynarken hemen yanı başında binlerce çocuğun öldüğünden habersizdirler.
Gaz odaları ve gazların içeriye verildiği tavan delikleri.
Gaz ile öldürülen insanların yakıldığı fırınlar.
Kampa sağ olarak girebilen insanları ise korkunç yaşam koşulları bekler. Yerlerde samanların üstünde yatarlar. Akşam yemeği olarak 300 gr ekmek ve biraz peynir ile beslenirler. İnsanlar yakılmakla kalmaz çeşitli deneyler için kullanılır. Rehberimiz kadınların vajina ve rahimlerine asit enjekte edildiğini ve sonra röntgen çekilerek incelediklerini söylediğinde resmen kanım dondu.
Bunun haricinde kamptan kaçmaya çalışan birileri olursa, kaçan kişinin koğuşundan rastgele 10 kişi seçilerek, insanları vurmak için inşa edilen duvarın önünde başlarından vurularak idam edilir. Her şeyin suç olarak algılandığı kampta, her sabah ve akşam insanlar asılır. Hapishanelerin durumu da içler acısıdır. Ayakta durma hücrelerinde mahkumlar tüm gece ayakta bekletilir ve ertesi gün çalışmaya zorlanır.
Her gün sayım yapılan kampta sayımlar buz gibi havada saatlerce sürer. Kötü hava ve ağır çalışmak koşulları altında kampta yaşama süresi ortalama 6 ayı geçmez.
İnsanların yaşam alanları ait fotoğraflar.
İnsanları vurmak için yapılan duvar. Utanç duvarı.
Toplama kampının çevresi tamamen elektrikli teller ile çevrilerek insanların kamptan kaçışı engellenir.
Zaman geçtikçe toplama ve insanların öldürülmesi işi Auschwitz'e sığmayınca; bu kaptan daha büyük bir kapasiteye sahip Birkenau inşa edilir. Birkenau da yer alan gaz odaları ve yakılma odaları devasa olarak inşa edilir. Özel olarak kampın içine kadar giren demiryolu mevcuttur.
İnsanlar üst üste, aç susuz ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılayacakları hiç bir yer olmadan bu küçük vagonlar ile saatlerce yolculuk yaparak kapma getirilir.
Vagonlardan inen insanlar ayrıştırma işleminden sonra, inşa edilmiş barakalara yerleştirilir. Barakaların içinde hiç bir ısıtma sistemi bulunmaz. İnsanlar tıkış tıkış barakalarda yatarlar ve ağır şartlarda çalıştırılırlar.
Bir kısmı kapma girer girmez gaz odalarına gönderilir. İşin en acı tarafıda gazdan zehirlenen insanların yakılması işi yine kampta çalışan insanlar tarafından yapılır.
Boş gaz kutularının sergilendiği alan.
Gaz odası ve yakılma odasının maketi.
Gaz ve yakma odalarında görevlendirilen insanlar her 3 ayda bir öldürülür ve yerine yeni insanlar gelir. Yeni gelenin ilk görevi ise eski görevliyi yakmaktır.
Yakılan insanların küllerini yığmak için büyük çukurlar acılır. İnsan külleri sabun yapımında kullanılır.
Kampta tüm vahşet hızla devam ederken; Rudolf Vrba ve Alfred Wetzler'in kaçışından sonra hazırladıkları rapor sayesinde tüm dünya bu korkunç kampın varlığından haberdar olur.
Birkenau Naziler tarafından ( kanıtları yok etmek için) havaya uçurulur. Gaz odaları şu an harabe halindedir. Kızıl ordunun ilerleyip müdahale etmesi sonucu tüm kamp imha edilmeden içinde yaşayan insanlar ile birlikte kurtarılır. Daha sonra ünlü Nürnberg mahkemesinde yargılanan kamp komutanı Rudolf Höss kamp bahçesinde asılarak idam edilir.
Ben bunları bir günde gördüm ve dinledim. Tüm duyduklarım ve gördüklerim karşısında yaşadığım acıyı tarif edemem. İnsanların beş yıl boyunca çektiği acıları tahmin bile edemiyorum.
İşte benden bu kadar.
Krakow Erasmus için yazmayı düşündüğüm şehirlerden biri, toplama kampını görmeyi ben de isterim. Piyanist filmi beni etkileyen filmlerdendir ve kampı görürsem bir gün, etkisinden çıkmam da uzun sürecek, biliyorum. Bazen acılar geçmiyor sanırım...
YanıtlaSilKrakow erasmus için gelinebilecek güzel bir şehir. Evet bende gördüğümde çok etkilendim. Kamptan döndükten sonra dudağımda uçuk çıktı :(
SilYayını okurken resimlere bakarken ve söylediğin filmi de izleyince hepsi bir anda gözümde canlandı ve tüylerim diken diken oldu...
YanıtlaSilÇok acı...
Gerçek bunlar birde ya aklımızın almadığı gerçekler maalesefki..
Oradaki yaşamı hayal ederken bile bu kadar acı çekerken, gerçekten yaşayanların neler hissettiklerini havsalam almıyor.
SilÇok acı verici.. piyanistdrn çok hayat güzeldir fliminden bir çok kare gözümde canlandı.
YanıtlaSil"Çok hızlı gidiyorsam özür dilerim, ama ben saklambaç oynuyorum. " hayat güzeldir filminden en sevdigim alıntıdır.
Ne güzel bir söz..
SilÇok üzüldüm ve insanlığımdan utandım doğrusu. Bir başak şekli de insanlara yapılan zulüm Saraybosna'da, Irak'ta, Suriye'de Miyammar'da ve dünyanın değişik yerlerinde şahit oluyoruz. Üzülüyoruz. Allah encamımızı hayreylesin.
YanıtlaSilİnsan denen varlığı anlamak gerçekten çok zor.
SilŞu insan denilen varlık ne kadar da acımasız olabiliyor :(
YanıtlaSilÇok haklısınız.
SilGezinin cok aci verici oldugunu tahmin edebiliyorum. Ben de avusturyaya yerlestikten sonra o dönem hakkinda bir çok film izledim insanlarla konustum. Gerçekten de utanç duyulmasi gereken bir dönemdi.
YanıtlaSilİstanbuldayken bir arkadaşım " Hitler çok akıllıca bir iş yapmış " demişti. O zaman bile insana yapılan zulmün hiç bir akıllı yanı olamaz demiştim. Arkadaşım evlendi. Çoluk çocuk sahibi şimdi. Onun bu toplama kampını gezmesini çok isterdim. Çocuk ayakkabılarını, giysilerini ve hiç birşeyden habersiz etrafa bakan meraklı çocuk fotoğraflarını gördüğünde de aynı şeyleri söyleyebilecekmiydi acaba. :(
Sil2014 ekim ayındaki Krakow gezimizde bu kampları gezmiş ve blogda adım adım yazmıştım. Şimdi yine benzer bir gezi yaptım. Çok etkileyici görüntüler. Bazı fotoğraflarımız ise neredeyse birbirinin aynı. İnsanlığın bittiği yer diyeceğim ama sonradan da dünyanın pek çok yerinde hala devam ediyor görmek de ayrı bir acı.
YanıtlaSilGezip etkilenmemek elde değil. Krakowlular hep üzüntü ile bahsediyorlar kamptan ve o zamanki etkilerinden.
SilOkurken yaşadım desem yeridir çok güzel bir post olmuş , blogunuzu çok sevdim ve takibe aldım banada beklerim :) http://nuranseker.blogspot.com.tr/?m=0
YanıtlaSilTess gerritsenin yeni kitabı aşkın şarkısı kitabına konu olan bir kamp insan hayatının degersizligini de gözler önüne seriyor
YanıtlaSilSanırım 2003 ya da 2004 yılıydı burayı gezdiğimde. Bildiklerimizi bir de böyle görmek korkunçtu!
YanıtlaSilGerçekten acı verici. Hele ki Polonya soğuğunda insanların o şartlar altında yaşamaya zorlanması ne kötü.
SilHolokost'la çok ilgili biri olarak Auschwitz hakkındaki yazınızı bir çırpıda okudum. Teşekkürler
YanıtlaSil