Kahve Bahane #27
Kahve bahane en güzel minik bir kafede kahve yudumlanırken yazılır diyerek kendimi avutuyorum. Çünkü bugün hava yağmurlu ve kapalı. Yan komşumuz evinden sıkılmış olacak ki büyük bir tadilat işine girişmiş. Matkaplar sanki senfoni orkestrasında çalan çalgılar gibi. Biri susuyor bir diğeri başıyor. Sesleri dinledim bir süre, sonra bitmeyeceğine karar verip evimin yakınındaki bir kafede soluğu aldım.
Minik bir kafedeyim şu an. Kafede çalan müzikler güzel. Bu yüzden kulaklığı takmadım kulağıma. Böylelikle garsonların siparişleri hazırlarken çıkardığı ufak sesleri duyuyorum. Arka masadan kulağıma Lehçe sözcükler geliyor ama anlamıyorum. Kahvemi yudumlarken yanımda oturan iki orta yaşlı gezginin konuştuklarına kulak misafiri oluyorum. İngilizce konuştukları için ne söylediklerini anlayabiliyorum. Bir kadını çekiştirip duruyorlar. Demek ki hangi ırktan olursanız olun, erkek veya kadın fark etmiyor. Birilerini çekiştirmek insanoğlunun doğasında var diye düşünüyorum. Onları sohbetleri ile baş başa bırakıyorum.
Minik bir kafedeyim şu an. içinde üç farklı ırktan insan barındırıyor. Bu benim gözlemim. Belki bu sayı üçten fazladır. Dünya küçük dedikleri bu olsa gerek. Bu insanlarla hayatımın bu noktada kesişiyor olması enteresan geliyor bana. Aynı havayı soluyor, aynı garsona sipariş veriyor, aynı müziği dinliyoruz. Birbirimizi hiç tanımadığımız halde aynı şeyleri yapıyoruz. Ve hepimiz yaptığımız şeyden keyif alıyor gibi gözüküyoruz.
Minik bir kafedeyim şu an. Ne geçmişi ne de geleceği düşünüyorum. Tam olarak anda olmanın tadına varıyorum. Karşı kaldırımda, otobüs durağında bekleyen insanlar var. Bilgisayar ekranından gözlerimi ayırıp önümdeki camdan dışarı bakınca hiç tanımadığım insanlar ile göz göze geliyorum. Yolculukları nereye diye düşünüyorum. Acaba onlarda bu kadın ne yazıyor diye düşünüyorlar mı? Muhtemelen hiçbiri kahve bahane yazısını yazdığımı tahmin edemiyordur diyorum ve gülümsüyorum.
Minik bir kafedeyim şu an. Harika atıştırmalıkları var bu kafenin. Arka masalardan biri sipariş vermiş olacak ki mis gibi bir koku kaplıyor ortalığı. Acıktığımı hissettiriyor bana. Kokunun insan üzerindeki muhteşem etkisini düşünüyorum kısa bir an. Kahve kokusunun vermiş olduğu huzuru. Fırından yeni çıkmış tarçınlı bir kurabiyenin peşi sıra getirdiği mutluluğu...
Minik bir kafedeyim şu an. Sağ bacağım sol bacağımın üstünde. İstemsizce sağ ayağımı salladığımı fark ediyorum. Bir şeye kızdığımda veya heyecanlandığımda yaparım bu hareketi ben. Ayağımın bu sefer ki sallanma nedeni ışınlanmayı bulamayan bilim adamları. İnsanın sevdiklerinin yanında olabilmek için uzun yolculukları göze almak zorunda kalışına üzülüyorum.
Minik bir kafedeyim şu an. Az önce anın fotoğrafını paylaştım. Yudumladığım kahvem ve bilgisayarım vardı karede. Kardeşlerim ve arkadaşlarım keşke tam da şu an birlikte olsaydık diye yazdılar. Mutluluk ve keyifli anlar paylaşıldıkça büyürdü hani. Benim için öyle olmadı. Bir an çok yalnız olduğumu hissettim.
Minik bir kafedeyim şu an. Güneş tam da kahve fincanımın üstüne o güzel ve sıcak sarı pırıltılarını bıraktı. Yalnızlığımdan dem vurduğumu hissetmiş olacak ki, bulutları iki eliyle kenara itip bana selam vermek için uğradı sanırım.
Minik bir kafedeyim şu an...
Ve artık gitme vakti...
04.09.2018
13:17
✄----------------------------------------------------------------------
O minik kafede yazılan bu yazı çok keyifli olmuş
YanıtlaSilSevgiler ♥
Kahve kokusu burnuma geldi:) Afiyet olsun:)
YanıtlaSilEline sağlık...
Minik kahvecilere bayılıyorum !
YanıtlaSilBlogunuz harika!
Yeni yazımı okumanız beni çok mutlu edecektir. Sevgilerimle!
http://benirva.blogspot.com/2018/09/kendimi-gelistirmek-istiyorum-diyenler.html
Teşekkür ederim. Bloguma hoş geldiniz. Sevgiler.
SilMinik bir kafedeyim şu an ^^
YanıtlaSilKeyfini çıkar Mustafa :)
SilMinik bir kafede olmak istiyorum şu an. Minik bir kafede kahvemi yudumlamak istiyorum. Yazı bizi minik bir kafeye götürdü :)
YanıtlaSilNe güzel.
SilNe güzel anlatmışsınız bir anı ve daha fazlasını... ;)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. O an içimden geçenleri satırlara dökmek istedim sadece.
SilAh o minik kafeler, ne de güzel kahve kokarlar... Tarçınlı rulo da oldu mu miss...
YanıtlaSilMis gibi kahve kokulu bir yazı olmuş..
Teşekkürler Ezgi’cim. Minik kafelerin çok güzel ruhları var bence.
Siloh hayat güzeeeel :)
YanıtlaSilküçük odamdayım şuan. Sol köşede kuşum Ridwan habire bambaşka seslerde ötüyor.
YanıtlaSilküçük odamdayım şuan. Yasemin ablaya ilk kez yorum yapıyor olduğumu fark etmenin ayıbını yaşıyorum.
küçük odamdayım şuan. Dışarıda muazzam bir hava ve her şeyiyle güzel bir köy varken neden evde bilgisayar başında oturuyor olduğumu sorguluyorum.
küçük odamdayım şuan...
ve artık dışarı çıkıp kedim tekircanla gezme vakti ^^
İlk yorumun için teşekkürler Adamkarga. Sen de anı çok güzel anlatmışsın.
SilMatkapların çıkardığı sıralı fakat senfonik olmayan sesler, kahvelerin düzensiz aralıklarla höpürdetilmesi, arkada yapılan dedikodunun canlılığı, tarçınlı kurabiyelerin nahoş kokusu, bu satırları; yazarken yaşadığınız düşüncesi ve bunun gibi şeyler gözümün önünde belirdi ve kayboldu :)
YanıtlaSilYazı tam olarak amacına ulaşmış diyebiliriz :)
Sil