Hazırsanız ne umdum serisi bu yazı ile başlıyor. Ocak ayını geride bırakmaya sayılı günler kaldı. 2024 ha geldi ha gelecek derken bir ay su gibi akıp geçmiş. Zamanın hızına yetişmek kolay değil.
Ocak ayından artık öğrenme serüvenine başlamaya karar verdiğim için Lehçe kursu bulmayı umdum. Umduğumu da buldum. Haftada üç gün toplam beş saatlik bir kursa başladım. Açıkcası iş sonrasında kursa katılmak pek kolay değil. Fakat yeni bir şey öğrenmek de hiçbir zaman kolay olmuyor. Biraz fedakarlık gerekli. Artık bende üstüme düşeni yapacağım.
Ocak ayında en azından 2 kitap okumayı umdum. Bu yıl Lehçeye ağrılık vereceğim için kitap okuma sayımı bayağı düşük tutmuştum. Buna rağmen güzel bir başlangıç yaparak 4 kitap okudum.
Hazır yeri gelmişken okuduklarım üzerine bir iki satır yazmadan geçmeyeyim.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği- Milan Kundera
Bu oldukça popüler bir kitap. Açıkcası yirmili yaşlarımda okumuş olsaydım belki sevebilirdim fakat bende öyle büyük bir etki bırakmadı.
Uçan Sınıf- Erich Kastner
Bu kitap için hababam sınıfı tadında demek doğru olur. Kafamı dağıtmak için arada bir böyle eğlenceli kitaplar okumayı seviyorum.
Dünya Ağrısı - Ayfer Tunç
Dünya ağrısı içinizde bir nebze yaşama ağrısı doğurabilir. Biraz depresif diyebiliriz. Hayatınızda tükenmişlik sendromu veya buna yakın duygulara yer varsa bu kitabı okumayı bi nebze ertelemenizi tavsiye ederim.
Kahve Soğumadan Önce - Toshikazu Kawaguchi
İçinde kahve geçen kitapları okumayı severim. Bu kitabın ismini görünce okumalıyım dedim. Sanırım ilk kez geçen sene Japonya edebiyatından bir iki kitap okumuştum. Yazım şekli bana hitap ediyor. Bu kitabın da enteresan bir konusu var. Büyük beklentilere girilmeden, çerezlik tadında okunabilir.
Ocak ayında spor salonuna dönmeyi ve düzenli antrenmanlara başlamayı umdum. Umduğumu da buldum. Hedefim kas kütlemi arttırmak. Emin adımlarla ilerliyorum. Bunun yanı sıra koşuya da geri dönmek istiyorum. Belki yeniden yarı maraton koşarım. Sanırım düzenli koşu antrenmanımı bir sonraki aylarda umduklarım listesine ekleyeceğim.
Ocak ayında şeker tüketimimi oldukça sınırlamayı umdum. Umduğumu da fazlasıyla buldum. Şekerle aramda uzunca bir süredir mesafe var aslında. En son çaya kahveye ne zaman şeker kattım hatırlamıyorum. Bunun yanı sıra bu yıl şöyle bir karar aldım. Hafta içi şeker tüketimimi tamamen sıfırlardım. Hafta sonu eğer canım çok isterse bir dilim sevdiğim kekten, pastadan yeme hakkı tanıdım.
Akşam yemeklerinden sonra hiçbir şey yememeyi umdum. Umduğumu da buldum. Artık en geç saat altı gibi akşam yemeğini bitirmiş oluyorum ve sonrasında sadece çay ve su içiyorum. Yani şarap yanı çerezlere bir süre ara verdim. Uyumaya yakın midem biraz boş sinyali veriyor fakat sabah kalktığımda kendimi oldukça iyi hissediyorum.
Sanıyorum ki Ocak ayından umduklarım bu kadar. Listeye baktığımda bayağı güzel bir z raporu çıkardığımı gördüm. Aferin canım kendim böyle devam. Kendi kendini motive etmeyi unutma. O zaman ne diyoruz;
Bir sonraki yazıda görüşünceye dek şen ve esen kalın.
Sevgiler.
✄----------------------------------------------------------------------