1 Haziran 2017

Sizin Hiç Bakkal Amcanız Oldu Mu?



Sizin hiç bakkal amcanız oldu mu?
Benim oldu. Harçlıklarımla para biriktirip, oyun aralarında, soluk soluğu bakkalına gidip leblebi tozu alırdım. Mahalleye kim yeni gelmiş, hangi apartmandan kim taşınmış hepsini bizden önce bilirdi. Bazen oyunlarımıza yeni arkadaşlar dahil olurdu. Onu da götürürdük bakkal amcanın dükkanına. Bakkal amca hemen tanırdı. Sen geçen hafta ikinci kata taşınan komşunun oğlusun derdi.

Sizin hiç bakkal amcanız oldu mu?
Benim oldu. Her sabah erkenden açardı dükkanını. Hava güzelse atardı önüne sandalyesini. Biz okula giderken koca gülümsemesi ile günaydın der, iyi dersler dilerdi bize. Öğle aralarında okulun kantininden alışveriş yapmazdık biz. Saklardık kuruşlarımızı ve okul çıkışı bakkal amcamıza uğrardık. Çünkü aklımız yeni getirdiği çikolatalı gofretteydi.

Sizin hiç bakkal amcanız oldu mu?
Benim oldu. Yaz aylarını iple çekerdik. Çünkü bakkal amca bizim için dondurma dolabı getirirdi dükkanına. En çok çikolatalı ve sütlü dondurmasını severdim. 2 top dondurma yemek için kuyruk oluştururduk dondurma dolabının önünde. Ayrıca yaramazlık yapmazsak, bir top hediye koyardı külahımızın üstüne. İşte o zaman değmeyin keyfimize.

Sizin hiç bakkal amcanız oldu mu?
Benim oldu. Sokaklarda pervasızca oynarken düşüp bir yerimizi kanattığımızda, hemen bakkal amcanın dükkanında alırdık soluğu. Hep o yapardı ilk müdahaleyi kanayan yerlerimize. Ağlama koca kız oldun derdi üstelik. Uslu uslu oturken o yarayı temizler, bantlardı. Bakkaldan çıkarken de başımızı okşar ve bir tipitip tutuştururdu elimize. İşte o zaman ağlamadığımız için kendimizle gurur duyardık.

Sizin hiç bakkal amcanız oldu mu?
Benim oldu. Daima apartman sakinlerinin ne istediğini bilirdi. O, herkesin sepetini tanırdı. Balkondan aşağı sepet sarkıttığımızda elinde iki ekmekle çıkardı bakkalından ve usulca bırakırdı ekmekleri bizim bakkal sepetimize.

Sonra ben büyüdüm. Bir gün kepenklerini açmaz oldu bakkal amca. Biz de diğer insanlar gibi, alışveriş merkezlerinde yer alan o devasa marketlere gitmeye başladık. İçeri girdiğimde kimse bize hoş geldiniz demedi. Hasır sepetimiz yoktu yanımızda. Metal bir sepet tutuşturdular elimize. Reyon aralarında kayboldum resmen. Oysaki istediğim o kadar basitti ki, bir çikolatalı gofretti sadece . Ona ulaşana kadar saçma sapan ürünlerin önünden geçmek zorunda kaldım. Çikolata gofretimi almıştım almasına ama,  kasaya ulaşmak için tekrar o saçma sapan ürünlerin önünden geçmek zorundaydım. Kasadaki kız, zoraki bir hoş geldiniz dedi.  Biz çıkarken bir iyi günler bile dilemedi. İşte o zaman içimi bir burukluk kapladı. Böyle mi olacaktı artık alışverişler? Samimiyetsiz, soğuk ve sıradan.

Maalesef o günden sonra bir bakkal amcam olmadı benim.
Şimdilerde o kocaman marketlerden alışveriş yaparken, kapısının önünde arkadaşlarımla kör ebe oynadığım, leblebi tozu aldığım, dondurmasından bir top fazla yemek için akıllı uslu durduğum bakkal amcamı özlüyorum.
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

18 yorum :

  1. Emeğine sağlık Yasemin. Çocukluğuma döndüm bir an için.
    Yenlowang.

    YanıtlaSil
  2. Yani yıllar geçtikçe kültürel değişimler, toplumsal ritüeller de değişiyor. Tabi marketleri kültür değerlerine yerleştirmek pek mümkün değil. Neyse bakkal amcadan top alırdık kıyak yapar eksik falan top verirdi. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Lakin insan geçmişe özlem duymuyor değil.

      Sil
  3. Ben de çocukluğumun bakkal Tahir amcasını yazmıştım. Herkeste var bir özlem, nazımız geçerdi, yabancımız değildi ki, komşuydu zaten çoğu. Yaşamış olmak artı diyorum, bundan sonra biraz zor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel. Yazınızı okumamıştım. Hemen blogunuza ışınlanıyorum.

      Sil
  4. Küçük esnaf birer ikişer dükkanları kapatıyorlar. Ama Anadolu'da hala varlığını sürdürenler var.
    Yazın çıktığımız Mersin Yaylalarında hala varlıklarını sürdürüyorlar.Beldelerde, köylerde varlar.
    Çok güzel bir anlatımla aktarmışsınız. Okurken hep "Evet, bizim de bir bakkal amcamız oldu" diyerek okudum.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef öyle. Her gün yenisi açılan avmler karşısında kepenk kapatmaları çok acı. Keyifle okumanıza sevindim. Sevgiler benden size.

      Sil
  5. Bizim bakkal amca küçük kızlarda gözü olan biriydi aklımda o yer etmiş onu hatırladım hepsi aynı olmuyor demek ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ve kötü hatırlar var maalesef. Sanırım bu yazı da sizde o kötü hatıraları canlandırdı. Bunun için üzgünüm.

      Sil
  6. Laz Bakkal vardı bizim çobanyıldızı sokakta
    3-4 kardeş birlikte çalışırlardı, onlar geldi gözümün önüne ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Laz bakkal eğlencelidir. Bizim bakkal amcamız da lazdı.

      Sil
  7. Son zamanlarda okuduğum en samimi yazı bu oldu. Bakkal deyip geçmek yeni nesil için çok kolay belki, ancak benim neslim için çok başka manalar ifade ediyor. Aslına bakarsanız biz bile unutmuşuz bunu.Bu makale sayesinde yeniden hatırladım şahsen. Konu kesinlikle ekonomik değil, bir toplumun değerleri söz konusu. Evriliyoruz, ve bu evrim hep bir şeyler çalıyor bizden. Bir top dondurma için uslu duran çocuklar azalıyor, toplum temelinden sarsılıyor. O kadar çok söylenecek söz var ki bu konuda. Emeğinize, kaleminize, yüreğinize sağlık sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Çok haklısınız değerlerimiz de evriliyor.

      Sil
  8. Çok güzel bir yazı. Erdal Bakkal'ın dediği gibi, Bakkal mahallenin kalbiydi, gerçekten. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erdal bakkal doğru söylemiş. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler.

      Sil
  9. Yazıyı okuduktan sonra benim böyle bakkal amcam olmamış dedim :)

    YanıtlaSil
  10. benim de bir bakkal amcam vardı hatta günümüzde bile görüşüyoruz

    YanıtlaSil
  11. Çocukluk anıları çok farklı oluyor.
    Benimde tornet ve uçurtma ile ilgili yazdığım bir yazım var blogumda.
    Tornet ve uçurtmanın ne demek olduğunu bilenler beni daha iyi anlayacaktır.
    http://sayisaloyunlar.blogspot.com/2015/03/ucurtma-ask-ve-hava-akmn-yakalamak.html

    Yukarıdaki serzenişi daha farklı bir olayla pekiştirmek isterim.

    Bir pazar günü markete girdim. Kahvaltılık birşeyler alacağım.
    Sütlerin ve diğer kapalı peynirlerin bulunduğu açık bir dolap var. Bir de marketin içinde şarküteri ürünlerinin açık satıldığı ürünlerin dolabı var.

    Açık ürünler ambalajlı ürünlere göre biraz daha uygun oluyor diye açık ürünler alma alışkanlığımız olmuş...

    Reyonun önüne geldim. Görevli personele bu ürünün dolapta kapalısı var mı dedim.
    Var dedi.
    Hangisi iyi dedim?
    Burada olan iyi dedi.
    Neden dedim.

    Buradan alırsan bak geldin ben sana halini hatrını sordum nasılsın dedim.
    Seninde hoşuna gitti güldün dedi.
    Dolaptan alırsan öyle mi dedi.
    Al git sana orada hatrını soran nasılsın diyen var mı dedi.

    Hakkikaten de doğru dedim.

    Tamam sen bana oradan ver biraz dedim.

    Şimdiki Avmler belirli düşüncelerin ürünü olan bir sisteme sahiptir.
    Avrupalı insan sıcaklığını sevmez.
    İnsanı sevmez.

    Onun ürettiği sistemden de çok fazla birşey beklenemez.

    Bunun karşısında sağlam duracak bir yapıyı bu zamana kadar kuramadık.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.