10 Aralık 2017

Kibar Olmak

Dilin kemiği yok derler. İnsan olarak bizi diğer canlılardan ayıran en büyük özelliğimiz iletişim kurma yetisine sahip olmak. Peki; iletişim kurma konusunda ne kadar başarılıyız? Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartın diyen atalarımız aslında bize çok güzel bir mesaj vermişler. Konuşmalarımız bizim kişiliğimizi yansıtır. İşte burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biri doğru kelimeleri seçerek, doğru cümleleri kurmaktan geçiyor. Bu şekilde konuştuğunuz zamanlarda, size yüzünüzde tebessüm oluşturacak bir ünvan bahşediliyor. Artık toplum sizi kibar biri olarak tanımlıyor.

Buraya kadar genel olarak kibar olma konusundaki düşünceleri yazdım. Bunları yazma fikri ise yakın zamanda yaşadığım bir olay sonrası ortaya çıktı.

Yılbaşı pazarında yer alan mini dükkanları gezerken, 10-11 yaşlarında iki çocuk dikkatimi çekti. Benim de göz gezdirdiğim dükkanın önüne gelerek, tezgahta yer alan kalemlere baktılar. Biri eline aldığı kalemi satıcıya göstererek; " Bayım bu ne kadar?" dedi. Bunu duyunca, gözümde eski filmler canlandı. Orada da çocuklar böyle kibardır. Sir diye hitap ederler. Hatırladınız mı?


Bu diyaloğun sonunda bir yazı yazmalıyım dedim. Aslında böyle anlatınca gayet sıradan bir konuşma gibi gözükse bile benim aklıma yurdum insanın diyaloglarını getirdi nedense.

En basit örneği, daha önce kendi anılarımdan yola çıkarak yazdığım bakkal amca yazısı. İşte bu tamamen toplumun sizi nasıl yönlendirdiğinin en büyük kanıtı.



Biz çekirdekten fazla samimi olarak yetiştiriliyoruz. Buna ne olur demek ruhumuzda var. Yukarıdaki Nohut oğlan bunu bizim için çok güzel özetlememiş mi? Bir Oliver'e bakın bir de bizim Fırat'a. Oliver'ın yerinde Fırat olsaydı "Amca ben daha fazlasını istiyorum" derdi.

Buralarda ise durum tam tersi. Polonyada tanımadığınız ve yaşça sizden büyük olan birine kesinlikle amca, teyze diyemezsiniz. Büyük bir kabalık olarak algılanır. Karşıdaki bu kaba davranışınız yüzünden size kızabilir ve sizinle iletişim kurmaz.



Bu durum sizden yaşça küçükler için de geçerli. Bizim tonton teyzelerimizin, amcalarımınız bize "kızım, oğlum, evladım" diye hitap etmesine alışığız. Hatta öyle dediklerinde, onlara yardım etmek için el pençe divan oluruz. Burada ise öyle bir şey söz konusu bile değil. Karşınızdaki kişiyi tanımıyorsanız Pan veya Pani diyeceksiniz. Kaçarı yok.

İşte bunlar hep kültür farkı dediğimiz şeylerin blog yazıma yansıması.
Şimdilik benden bu kadar.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere şen ve esen kalın.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

21 yorum :

  1. İngilizlerin kibarlığı da pek şaşalı
    Bir an düşündüm gerçekten yardımı öyle istesek nasıl olur diye?

    Biz toplum olarak samimiyeti pek bi seviyoruz. Biraz daha mesafeli ve saygılı olmak daha güzel gibi geliyor bana.

    YanıtlaSil
  2. Samimiyet de kibarlık da dozunda olması gereken şeyler. Çok samimi ya da çok kibar olunduğunda da yapmacıklık ya da laubalilik söz konusu oluyor.
    Bir de yabancılarda tabii şöyle bir durum da var; küçük çocuk istismarı. Bu nedenle büyükler çocuklara karşı çok daha dikkatli olmak ve daha soğuk konuşmak durumundalar. Aksi bir hareket, çocuğa dokunma, fazla ilgi gösterme farklı şekilde algılanıyor. Bu konuda çok hassaslar...
    Bizde hatır, gönül olayı çoktur, sıcakkanlı da bir milletiz. Sinirimizi, heyecanımızı, neşemizi çok dolu dolu gösteririz.
    Ben de mesela Macar halkının çok pesimist olduğunu duyunca bir hayli şaşırmıştım. Tüm gün mutsuzluklarını anlatmaları, surat asmaları ve her şeyi eleştirmeleri ile geçer her şeye karamsar yaklaşırlarmış :)
    Velhasıl, kültürler arası farklılık o kadar fazla ki bazen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel noktalara değinmişsiniz.

      Sil
    2. Pesimistlik durumu burada da mevcut. Birine nasılsınız diye sorduğunuzda; harikayım, iyiyim cevabını almak zor. Genelde şikayet edecek bir şeyleri var. Ve onları dile getiriyorlar.

      Sil
  3. Toplumun kültürüyle de alakalı biraz. Küçük çocuğun kendinden büyüklere bay veya bayan olarak hitap etmesi eğreti durabilir bizde. Ama samimiyetle lakaytlığı da karıştırıyoruz.

    Üzerinde sayfalarca yazılabilecek güzel bir konuya değinmişsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Abdullah. Her şeyin fazlası zarar kesinlikle. Bizim toplumumuzda samimiyet dozunu ayarlamayan çok insan var.

      Sil
  4. Kalemine sağlık Yasemin. :)

    Kültürel farklılıkları hep zenginlik olarak görmüşümdür. Fakat bazı insanların, hâl ve hareketlerinin haklılığını savunmak adına "kültür"ü bir sığınak olarak kullandığını da görüyoruz.

    İnsanlar arasındaki iletişim, temeli kültüre dayandırılmış davranışları da dahil ederek, temel insani ve evrensel değerleri çok zorlamamalı bence. Yani nezaket sahibi olmak, saygılı olmak vb. değerler kültürün üstünde tutulmalı. Ancak bu sayede insanlık paydasında buluşabilir bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Zafer. Sanırım bizim kültürümüzde yok demek bize en kolayı gibi geliyor. Yoksa iletişim dünyanın her yerinde iletişim aslında.

      Sil
  5. Kültür farklılığı bu olsa gerek. Güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Kültür farkı çok önemli bir kavram. Onların nasıl düşündüğünü bilemeyiz o yüzden gurbette olmak o kadar çok zor ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk önce yaşadığımız ortamı analiz etmek lazım. Gurbette olmanın altın kuralı bu bence.

      Sil
  7. Çok güzel bir yazı, elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  8. Fazla samimiyet laçkalığı getiriyor beraberinde bence. Bizde herkes çok fazla iç içe, samimiyet kisvesi altında saygısızlığa kılıf uyduruluyor. Saygı toplumu ayakta tutan ve ileri götüren bir kavram. Bence bizm toplum da biraz sınırlamalı samimiyeti 🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüz verince astarını isteyen çok kişi var maalesef.

      Sil
  9. güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  10. Bir insanın sahip olması gereken en önemli vasıf kibarlıktır. Bu konu mühim, hatta kişinin zekasından bile önce gelir. Kibarlık dışında pek de bir şeyi olmayan bir insanı sevebilirsiniz mesela. Ama her şeye sahip, kibarlıktan yoksunsa karşınızdaki; o insanı sevmek çok zor olabilir. Günlük hayatta; sokaktayken, iş yerimizde, ailemizde; kısacası her yerde; kibar ya da kibarmış gibi yapan insanlar çıkıyor karşımıza. Bu iki insan arasındaki çizgi de çok ince. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız.

    YanıtlaSil
  11. Merhabalar,

    Düşünceli ve nazik biri olmak bence insana her alanda kazandıran, örnek alınması gereken bir özellik. Hem toplumsal hayatta hem de iş hayatında görgü ve nezaket kurallarına dikkat etmek bize saygınlık kazandırır. Bu saygınlığımızla insanların sevgisini de kazanabiliriz ve onlarda hatırı sayılır bir iz bırakabiliriz. Nezaket ve hoşsohbet olmak bulaşıcıdır. İnsanlara merhaba demek, selam vermek, kolay gelsin demek zor değil. Hele ki şu zor günlerde en çok nezakete ve anlayışa ihtiyacımız var. Düşünceli bir insan olmak üzerine kaleme aldığım yeni yazımı okumanız için ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/dusunceli-bir-insan-olmak-size-ne-kazandirir/ Anlamlı bir yaşam; kendimizi düşündüğümüz kadar başkalarını da düşünmeyi ve genç yaşlı demeden insanlara saygı duymayı gerektirir.

    Güzel okumalar dilerim, sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.