Kahve Bahane #44
Yazılacak çok şey birikti. Aklımdakilerin hepsini bu kahve bahane yazısına yazmaya kalksam, ben yazmaktan bitap düşerim siz de muhtemelen okumaktan sıkılıp, sayfanın yarısında terk-i diyar eylersiniz. Bu yüzden fazla detaya girmeden yüzeysel bir kahve bahane yazısı yazmaya karar verdim. Çayımı demledim. Masamda yerimi aldım. Neden mi çay? Çünkü bugün iş yerinde üç bardak kahve içtim.
Hareketli bir Mayıs ayı geçirdiğimi söylemiştim. Haziran başı ise oldukça huzurluydu. İki haftalık Türkiye tatili ile bol bol enerji ve huzur depoladım. İki haftaya İzmir, Kuşadası ve İstanbul ziyaretini sıkıştırdım. Bir senenin ardından Türkiye'ye gitmenin hem iyi hem de kötü yanları vardı.
Krakow'daki düzene fazlasıyla alışmış bünye. Türkiye'de var olan düzensizlik ve aşırı kalabalık beni yordu. Ben ki İstanbul'da yaşadığım zaman diliminde günümün 3 saatini iş trafiğin vermiş insanım. İnsan içinde olunca bir türlü akıp gidiyor, o koşuşturma ona normal geliyor; o yoğunluktan uzaklaştığı zaman ise ben bunlara nasıl katlanmışım diye soruyor kendine. Bu kötü yanı. İyi yanı ise sevdiklerimi görüdüm, hasret giderdim, özlediğim yemekleri yedim. Bol bol fotoğraf çektim anılara ekledim. Yakın zamanda bloguma da ekleyeceğim. Çünkü blogum benim günlüğüm gibi.
Krakow artık benim evim. Kendimi buraya ait hissediyorum. Türkiye'den dönerken üzüldüğüm tek nokta sevdiklerimi orada bırakmak. Şimdi kız kardeşim, annem, erkek kardeşim ve canım arkadaşlarım burada yaşıyor olsa, Krakow'daki yaşamımı hiçbir şeye değişmezdim. Derler ya doğduğun yer mi, doyduğun yer mi? Benim için sanırım huzurlu olduğum yer. Yoksa kara parçasının gözümde zerre kadar önemi yok.
Huzurdan konu açılmışken, çiçeği burnunda bir çalışanım. Yeni şirketimde bugün 3. günümdü ve ben kendimi oldukça huzurlu hissediyorum. Yeni şeyler öğrenmenin getirdiği stres bile bana tatlı geliyor. Beynimde uçuşan yeni bilgiler yüzünden eve yorgun argın geliyorum. Erkenden uyuyorum. Umarım bu huzur ve heyecan asla yok olmaz.
Artık işe ulaşımı otobüsle yapıyorum. Gidiş 16 dakika, dönüş 16 dakika etti mi sana 32 dakika. Bu süre zarfında kitap okuyorum. Tatilde de çok verimli okumalar yaptım. Ne umdum ne buldum haziran yazısında son durumu paylaşırım. Bu ay okuma performansımdan memnunum.
Bloga devamlı veri giriyoruz. Geçenlerde arkadaş ortamında beni bir anda derin düşüncelere sevk eden bir konu hakkında konuştuk. Bilgiye bu kadar kolay erişebiliyoruz da bunların hiçbiri basılı değil dedi arkadaşım. Düşünsene bir gün youtube kapandı, viki kapandı. Ne olacak o kadar video. O kadar bilgi. Uçup gidecek. Eskiden bilgilere erişim için kütüphanelere giderdik. Araştırma yapardık. Bu konuyu konuşurken aklıma bloga yazdığım yazılar geldi. Bir gün blogger yok olma kararı alsa ve bunu bize bildirmese tüm veriler bizim elimizden de uçup gidecek. Bu aralar bloga yazdığım tüm yazıları defterime de yazmayı düşünüyorum. Oradan bakınca delilik gibi gelebilir. Ama iç sesim beni bu yönde dürtüyor.
İç sesimim beni dürttüğü bir diğer konu spor. Türkiye'de bir ölçüm yaptırdım. Su oranım, iç yağ oranım her şey yolundaymış. Fakat kas kütlemi biraz arttırmam lazımmış. Şimdi bana kas kütlesini arttıracak tarzda bir yeme düzeni ve spor programı lazım. Bu konuda önerileriniz varsa ve paylaşırsanız sevinirim.
Yeni işe alışma süreci sonrası aktif spor yapmaya ve yeniden bol bol yazı yazmaya başlayacağım. Az kaldı.
Şimdilik benden bu kadar.
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
✄----------------------------------------------------------------------
Usulmadan sıkılmadan yazıyorsunuz size hayranım başarılar dilerim :) bence 4.bardak kahve fena olmazdı çay yerine :))
YanıtlaSilGünde bir kahve yeterlidir. Ama çay yetmez :)
YanıtlaSilBaşarılar
Günde bir kahve bana yetmiyor. Çay da aynı şekilde.
Sil😊 Allah işlerinizi kolaylaştırsın... Huzuru bulmak ve o yerde kalmak sanırım en önemli nokta 😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Hepimizin inşallah.
SilKrakow müthiş (: Her şey gönlünüzce olsun (: Yeniyim ben henüz, veri kaydetmeye bayılıyorum blogda (:
YanıtlaSilBence de öyle. Veri kaydetmek güzel. Daim olsun.
SilYazı çok güzel olmuş bu arada Kahveyi çok içmişsiniz :D
YanıtlaSilhttps://www.blogemircan.com sitemi ziyarete sizi de beklerim :)
Çok değil bence.
Silyeni işinizin hayırlı uğurlu olmasını dilerim ve sizi tebrik ederim ..arada bize oaraları tanıtırsanız gezdiğiniz gördüğünüz yerleri harika olur...sevgilerimle...
YanıtlaSilAçıkçası dürüst olmak gerekirse yazın beni öyle uzak diyarlara ve öyle uzak düşüncelere sevk etti ki cümlelerimi nasıl toparlayacağımı bilemiyorum. Sanırım her şey den parça parça yazacağım şimdiden affola...
YanıtlaSilÖncelikle memleketine gelip sevdiğin insanları görebilmiş olmana sevindim senin adına...
Bende o trafikle boğuşup işe giden talihsizlerdenim. Ama ne yapacaksın ki. Başka çaresi yok. Ve ben fazlasıyla karamsarım.
Doğduğun yer mi doyduğun yer mi diyorlar. Ben kendimi hiç bir yere ait hissedemiyorum. Nereye gitsem bilemiyorum. Bir yanım git Afrikaya bir kabileyle birlikte ilkel bir hayat yaşa diyor. Diğer yanım bir mülteci gibi geç sınırı ve Avrupa da evsizlerle yaşa diyor. Hayırlısı olsun.
Velhasıl kelam insan bir yere ait olmalı en nihayetinde. Ya da aitmiş gibi davranmalı...
Ben yazılarımı önce deftere yazıyorum. Üzerinde haftalarca düşünüyorum. Sonra içime sinerse bloguma yazıyorum. O yüzden çok yazı paylaşamıyorum. Sanada bir defter almanı ve yazılarını önce defterine yazmanı tavsiye ederim.
Konu epeyce dağıldı. Bu içten ve değerli paylaşımın için müteşekkirim.
Yeni işinde başarılar dilerim.
Saygılarımla. Vesselam...
Güzel bir tatil planı olmuş, insan Krakow'a bile alışıyor demek ki :) Kütüphane özlemini anlıyorum ama veriler yok olmaz merak etmeyin, Youtube gibi siteler yedekleme alıyorlar, almama ihtimalleri olamaz. Ayrıca bloglarda da yedekleme var, araştırın ya da yardımcı olabilirim. Ve spor önemli teşekkürler.
YanıtlaSilavrupadan sonra bizim ülke evet kaotik oluyor. yazılarını önce word de yaz sonra buraya kopyala. arada zaman bulunca da, eski yazılarını burdan blogdan word e kopyala. böylece her şeyi saklamış olursuun :)
YanıtlaSil