Kahve Bahane #48
Kafan boşken yazamazsın, doluyken yazamazsın. Yok mu bu işin bir orta yolu. Kahve bahane serisine bir yenisini eklemek için yine bilgisayar karşısındayım. Evde haşlanmış mısır kokusu hakim. Ağrıyan ayaklarımı sandalyeye uzattım. Birkaç satır yazdıktan sonra mısırımı tuzlayıp yemeyi planlıyorum.
Bu aralar doyma hissimi kaybettim. Yedikçe yiyesim geliyor. Bu yüzden kendimi biraz firenlemeye karar verdim. Lakin bugün arkadaşımın benim için getirmiş olduğu koca bir paket probis sonrası frene basma işini biraz erteledim. Probis benim favorim. Polonya sınırlarında bulmak da imkansız. Bu yüzden 10'lu paket bitene kadar keyfini çıkarmalıyım.
Keyif demişken hafta sonu uzun bir aradan sonra doğa yürüyüşüne çıktım. Mental olarak iyi geldi. Yürürken sadece aman buradan kaymayayım, dur şurayı tırmanayım, bu çiçekler de ne güzelmiş bir fotoğraf çekeyim derken; hiçbir şey düşünmediğimi fark ettim. Zihnimi boşalttım.
Bu aralar kafamın içi mısır çarşısı gibi. Nedenini sonra yazacağım. Tam anlamıyla netleşsin bakalım. Düşünmem gereken, karar vermem gereken ve yapmam gereken bayağı bir iş var. Bunlar bazı geceler uykumu kaçırıyor. Enerjimi düşürüyor.
Enerjim düşük derken, ruhen olanından değil fiziken olanından bahsediyorum. Bazı günler kendimi çok yorgun hissediyorum. Bunun bir anda soğuyan ve aynı hızla ısınan havayla bir ilgisi olabilir. Çünkü etrafımdaki insanlarda aynı şeylerden şikayetçi. Laf aramızda bu aralar D vitamini içmeyi kestim. Sanırım var olan güneş yeterli gelmiyor.
Enerjimi yükseltmek için evde yaptığım spor hareketlerine yeniden başladım. Her gün üç hareket yapıyorum. En fazla 9 dakika sürüyor. Onun yanı sıra işe bisiklet gidip geliyorum. 1 saat de pedallamış oluyorum. Ama gelin görün ki koşmaya halim yok. Bu beni biraz üzüyor. Yeniden düzenli koşmaya başlamam lazım.
Yeniden başladığım şeylerden biri de resim çizmek oldu. Şöyle kendime göre bir kurs bulup gitsem tadından yenmez sanırım. Son zamanlarda şunu yapmak istiyorum, bunu yapmak istiyorum diye dolanıp durduğumu fark ettim. Bununla ilgili kendimi eleştirdim biraz. Dillendirdikçe yapamıyorum. Sadece lafta kalıyor. Dillendirmeden bir anda yapmak lazım sanırım. Mesela ingilizce öğretmeni olan Azeri bir arkadaşım var. Neredeyse altı aydır ingilizce pratik yapalım kendi aramızda diyorduk ve hep dediğimizle kalıyorduk. En son buluşmamızda jet hızıyla karar aldık. Ve bundan böyle birbirimize ingilizce yazmaya karar verdik. Türkçe yazan bir sonraki buluşmada hesapları öder dedik. Böyle aniden olunca oldu. Bir haftadır ingilizce yazışıyoruz.
Yazmayı severim. Bazı zamanlar enerjisi düşük yazılar üretiyorum. Sanırım bu kahve bahane yazısı da onlarda biri oldu. Ne yapalım, bu da böyle olsun değil mi?
Şimdilik bu kadar.
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
✄----------------------------------------------------------------------
Evet evet benim de fiziken enerjim bir gidiyor bir geliyor 😅 ve tuzlanmış mısır deyince ağzımın salyaları aktı yani. Afiyet olsun. :) Yazılarınız çok hoş
YanıtlaSilMevsimsel bir şey olabilir. Çok teşekkür ederim.
Silben de fark ettim de kendimde,cok dillendirdikce isteklerimi hep erteleniyorlar nedense.Ben de biraz isteklerimi icimde tutmaya,aksiyona gecip hatta sonucunu alana kadar konusmamaya karar verdim.:)
YanıtlaSilDemek ki bu konuda yalnız değilmişim. Ben de biraz daha az dillendirmeye karar verdim.
SilHerkes yorgun. Vitaminlerle ve sporla ayakta kalabiliyoruz.
YanıtlaSilNeden böyle oluyor. Anlamıyorum.
SilSelamlar, sohbet ediyormuş gibi hissettim, çok içten yazmışsınız.
YanıtlaSilBöyle hissettirebilmek ne güzel. Teşekkür ederim.
SilSizin bu tip yazılarınız seviyorum. Cidden hani 48 yazınız olmuş böyle doğal havada yazmayı gerçekten ilham gelerek yazmanızı takdir ediyorum. Güzel bloglamalar dilerim.
YanıtlaSilBen de okuyucularımdan böyle güzel yorumlar almayı çok seviyorum. Beni yazmaya teşvik ediyor. Teşekkür ederim.
SilBir yerlerde probisi bu denli seven birinin olması beni gülümsetti.Bende yapacaklarım hakkında konuşunca yapamam onun yerine yazar ve yapabilmek için vakit ayarlarım
YanıtlaSilProbis üreticileri de bilse keşke. Belki konuşarak tüketiyoruz.
SilGidip probis alayım, teşekkürler (: İngilizce kitap okumayı seviyorum ben (: Daha doğrusu okuyamamayı; yanımda mutlaka Türkçesi de oluyor takviye yapıyorum (:
YanıtlaSilBen de ingilizce kitap okuyorum. Benim için en iyi ingilizce çalışma yöntemi okumak.
SilKişisel blog zaten böyle bir şey değil mi? O anki ruh halini yansıtmak, içinden geldiği gibi ne hissediyorsan onu yazmaktır. Sen de böyle yaparak çok güzel yapmışsın. Bu arada aynı enerjisizlik bende de oluyor bazen. Özellikle de belirsizliklerin çoğaldığı dönemlerde. Sanırım odaklanamamakla alakalı...
YanıtlaSilSanırım öyle. Ruh halinin yazılara yansımasını seviyorum ben.
SilBir taraftan yedikçe yiyesiniz geliyor, diğer taraftan da doğa yürüyüşleri ve spor aktiviteleri ile uğraşıyorsunuz... vücut dengenizi kurmuşsunuz :) Ne güzel.
YanıtlaSilUzun zamandır yapmaya çalıştığım planlarım var ama bende de bir yorgunluk hissi var. Umarım uzun sürmez.