Kahve Bahane #Kinik
Gelmeyen kış, hızlıca geçen bir Şubat ayı, tembel bir Yasemin ve sonunda yazılmayı başarabilmiş bir kahve bahane. O cephede bu aralar neler oluyor derseniz, özeti işte bu. Çok isterdim işin özünde kinizm var demeyi. Fakat öyle değil. Yine dünyevi zevklerin peşinde sürüklenip gidiyorum. Para karşılığı, zamanımın büyük bir bölümü sattığım şirkete gidip gelmek dışında kendime ayırabildiğim vakitler sınırlı artık. Bunda yeni bir eve taşınma telaşı en büyük etken. Bir parçam taşınacağım evde, diğeri de şu an yaşadığım evde. Geçen akşam çizim yapmak istedim. Sonra fark ettim ki boya kalemlerim burada, kağıtlarım yeni evde. Son iki, hadi bilemedim üç hafta sonra bu parca pincik yaşama bitmiş olacak.
Yavaş ve akış. Sanırım Polonya'nın bana öğrettiği iki yeni kavram. Çünkü burada tüm işler yavaş işliyor. Bir hizmet alacaksanız en az bir hafta beklemek zorundasınız. Akışı bozmanıza, ama olur mu böyle benim acelem var demenize müsade yok. Türkiye'de bu işler tam tersidir. Bir mağazaya gidip bir şey almak istediğinizde, başka bir yere gitmemeniz ve ürünü, hizmeti satmak için ne yapacaklarını şaşırırlar. İşte burada durum tam tersi. Altı üstü bir korniş taktırmak istedim. Ölçü almak için sizi ararız demelerinin üstünden beş gün geçti. Ölçüyü aldıktan sonra da takmamız üç haftayı bulur dediler. Şimdi hangisi iyi hangisi kötü bilemedim. Her şey dozunda güzel.
Dozu ayarlamak yaşam kalitesini arttıran en büyük etkenlerden biri. Bu ay kitap okuma zamanımı bir doz arttırıp, internette vakit geçirdiğim zamanı bir doz düşürdüm. Çok da isabetli bir karar verdiğimi ay sonu değerlendirme yazısında göreceksiniz. Bazen tüm gemileri yakıp, tüm sosyal medya hesaplarını kapatıp, sadece blog ile yola devam etmelimiyim diye düşünmüyor değilim. Biz buna öze dönüş diyoruz sanırım.
Her şey bu blogla başladı. Araya ne kadar farklı platformlar girse de burada yazdığım zamanlarda aldığım hazzı hiçbir yerde bulamıyorum. Bazen neden youtube için içerik üretmiyorsun diyorlar. Birçok blogger ve içerik üreticisi artık oralarda. İnsanlar yazmaktan uzaklaşıyor. Bununla ilgili bir video izledim bugün. Yazmadığımız, not almadığımız ve artık bilgiye erişimimizin daha kolay olduğu için bilgi değerini kaybediyor ve aklımızda kalmıyor. Bilgiye erişim kolaylaşa bile beynimizi ne denli çalıştırdığı tartışma konusu.
İşleyen demir misali. Beyini çalıştırmazsan zamanla tabiri caiz ise bir Oblomov'a dönüşüyor. Oblomov'a dönüşen beyin, bugün yaparım, aman olmadı yarın yaparım hiç olmadı haftaya yaparım tadında takılıyor. Sonra skor tahtasında düşünceler hanesine milyonlar yazılırken yapılanlar hanesi hep sıfırda kalıyor. Arada bir, yaklaşık yarım saat önce benim de yaptığım gibi içimizdeki Oblomov'u dürtmek lazım. Yok öyle ekmek elden su gölden yaşamak.
Ben benimkini dürttüm ve kahve bahane demeyi başardım. Darısı yazmak isteyip de yazamayanların başına. O zaman bir klasik haline gelen kapanış sözü ile yazımı sonlandırma zamanıdır diyorum.
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
Kendinize gülümsemeyi unutmayın.
Sevgiler.
✄----------------------------------------------------------------------
'Darısı yazmak isteyip de yazamayanların başına' cümlenizi görür görmez üstüme alındım, bu mesajı almaya ihtiyacım varmış 🙈 Umarım ben de yazılarımla döneceğim bloguma :) Yorum yazamasam da takip etmeye çalışıyorum yazılarınızı sık sık, umarım kısa zamanda yeni evinize yerleşirsiniz, kolaylıklar diliyorum :)
YanıtlaSilSevgilerle :):)
Umarım yeni evinizde yeni güzellikler sizi bekliyordur. Kısa sürede yerleşirsiniz... Kahve bahane sohbet şahane.:)
YanıtlaSilYavaş işleyen işler bi Turke göre gerçekten zor olmali ama o yavaşlık sonunda mükemmel bir iş çıkıyorsa da aslında takilmamali...
YanıtlaSilAra ara hepimiz oblomov oluyoruz bence ama bu süreyi uzatmamak lazım
"Bilgi değerini kaybediyor" bu konuda o kadar haklısın ki...
YanıtlaSilBunu en çok oğlumda fark ediyorum, gözümün önünde canlı örnek. Bişeye merak edip bakıyor hııı diyor geçiyor, sonra unutuyor :\
Ne güzel dedin Yasemin'cim, beynimizi çalıştırıp tembel yanımızı dürtüklemek şart!
YanıtlaSilÖncelikle ev işleri için kolaylıklar diliyorum, herşey dengede güzel ama oranın düzeni de öyleyse yapacak bir şey yokmuş, akışına bırakmak şart :)
Benim de en zevk aldığım yer blog. Büyük keyif var, hazırlanırken kendini geliştirdiğin, okurken bir dolu şey öğrendiğin yer burası. Yani en azından bana hissettirdikleri
Kocaman sevgiler!
Mesaj alındı Yasemin 🙂 Bugün 1.600 küsur sayfalık bir yazı yayınladım. Bende de öyle bir şey var. Vur deyince öldürüyorum. Kim okuyacak şimdi o kadar uzun yazıyı değil mi? Tüm sosyal medya hesaplarını kapatıp bloga dönmek aslında harika bir fikir. Bazen benim de aklımdan geçmiyor değil. Biraz intihar fikrine benzetiyorum ben bunu. Birçok insanın aklından geçiyor ama çok az kişi eyleme döküyor. Polonya'da işlerin öyle yürümesinin sebebi oradaki insanların yaşamak için çalışıyor olmaları. Türkiye'de insanlar çalışmak için yaşıyor.
YanıtlaSilblogda yazmak eski bir dostla muhabbet etmek gibi benim için de
YanıtlaSilne güzel anlatmışsın sen de
ihanet ediyoruz diğer sosyal ağlarla bloglarımıza ama çağa da ayak uydurmak gerek mirim :)))
sevgiler
Ne olursa olsun yazmanın da keyfinin başka okumanın da konuşmanın da.
YanıtlaSilAmaaann bir kornis taktirmak icin bekledigin sureye bak, biz de acilde 2 saat bekliyoruz diye sikayet ediyoruz burada:) Beterin beteri varmis:)
YanıtlaSilGerci cati yapilmasi icin Agustosta gorustugumuz firma Mart ortasinda gelecegini soylemisti:)
Arada bende kendimi durtup birseyler paylasiyorum, ama dedigin gibi bugun yaparim yarin yaparim lar duzenli yazdirmiyor maalesef :(
Yazmanın yerini hiçbir şeyin tutmayacağı kesin bilgi yayalım çok doğru demişsiniz..
YanıtlaSilolsun alışırsın artık yavaşlığpa belki de iyi bişiydir yaaa aciliyet duygusunun olmamasıı. bloglarımız oblomov olmamızı engelliyo işte ne güzeel :) kinik, cynical, güzel sözcük :)
YanıtlaSilDoktora yeterliliği verdim. Tam bir tembel canavara döndüm. Ne zaman biter diye düşünüyorum. Sanki tembellik bitmeyecek gibi.
YanıtlaSilGüzel yazmışsın teşekkür ederim dostum
YanıtlaSil