Ben de isterim de-da ekleri kelimeleri birbirine bağlasın, aradaki noktalı virgüller iki cümleyi tek yükleme yüklesin. Noktalardan sonra bir boşluk verilmek suretiyle yeni bir cümle başlasın. Yazı aksın, yazan da okuyan da keyif alsın.
Gelin görün ki olmuyor. Yazmak için bilgisayarın başına oturup, acaba nasıl başlamalı diye düşündüğüm zamanlar azdır. Bu akşam da o zamanlardan biri. Derdimin dermanı şimdilik yok. Çünkü sosyalleşemiyorum. Gözlem yaparak yazmayı severim ben. Dışarıda geçirdiğim vakit ne kadar çok ise o kadar verimli ve eğlenceli olur yazılarım.
Yazma eylemime bir ara verip, ne anlatmak istediğimi tam anlamıyla gösterebilmek adına eski yazılarımdan birinin linkini aradım. Kahve Bahane #27 yukarıda dert yandığım tüm duygularıma tercüman niteliğinde.
Kafeinsiz kahvem soğumamışken; niteliği, niceliği bir tarafa bırakıp, bu kısıtlı yaşam şartları altında neler yaptığımı anlatayım mı biraz? Herkesi gizli depresyona sokan corona illetinden dert yanmadan, sanki o hiç yokmuş gibi de şu anki yaşam tarzını kendi irademizle hayata geçirmişiz gibi.
Mesela her sabah kuşların o harika melodileri eşliğinde bir saat yürüyüş yaptığımı anlatabilirim. Sabah kuşların ötüşlerini, bazen de parka uğrayan ağaçkakanların sesini duymak için özellikle kulaklığımı takmıyorum. Bazen yürüyüşüme kısa aralar verip sincaplarla sohbet ediyorum. Böyle devam ederse bir iki tanesiyle arkadaş bile olabilirim.
Akşamları rengarenk iplerle örgü ördüğümü anlatabilirim. Açıyorum bir dizi. O an canım ne içmek isterse ( bazen çay oluyor bu bazen kahve bazen de ıhlamur) yapıyorum. Kendimi kaptırdığım zamanlar saatlerce örgü örüyorum. Dizinin amacı arka fon görevi görmek. Çoğu zaman dizide neler oluyor bilmiyorum.
Yeniden ders çalışmaya başladığımı anlatabilirim. Eski bilgilerimi gün yüzüne çıkarttıktan sonra özel bir öğretmenle biraz daha ilerleme kaydetmek istiyorum. Düzenli ders çalışmanın etkilerini görüyorum da. Artık televizyondaki bazı programlardaki birçok konuşmayı yakalayabiliyorum. Anlamak bir nebze kolay. Darısı konuşabileceğim günlerin başına.
Çocukken deliler gibi oynadığım tetris adlı oyuna yeniden sardığımı anlatabilirim. Neredeyse her akşam yemeğinden sonra (ders çalışmadığım günler) bir saat oynuyorum. Her oynayışımda ilk oynadığım zamanlardaki gibi zevk alıyorum.
Cemre düştü dedikleri için balkonu temizlediğimi, haftaya kar yağışını gösteren programı görmezden gelerek bugün 16 derece olan havayı fırsat bilip sabah kahvemi balkonda içtiğimi anlatabilirim. Kahvemi yudumlarken bu sene balkona hangi çiçekleri alacağımı da düşündüm. Boşalan saksılar için güzel planlarım var.
Cuma günü şirketin düzenlediği kısa bir etkinlik sayesinde kağıttan bir lale yaptığımı anlatabilirim. Şimdi mini orkidenin tam yanında kendi ellerimle yaptığım kırmızı bir lale var. Ara ara şirketin fun friday etkinlikleri oluyor. Güzel, eğlendirici ve öğretici oluyor.
Dediğim gibi tüm olumsuzluklara rağmen hayatta güzel şeyler de oluyor. Bazen biraz çabalamak lazım. Değiştirilemeyecek bir durum içerisinde, akıl sağlığını koruyabilmek için insan sevdiği şeyleri, eldeki imkanlar dahilinde yapabilmeli. Kendinizi mutlu edecek küçük şeyler bulmayı ihmal etmeyin.
Sosyal mesajı verdiğime göre, artık o meşhur kapanışımı yapabilirim.
Bir sonraki yazıda görüşünceye kadar şen ve esen kalın.
Unutmayın ki küçük hiçten yeğdir.