27 Mart 2021

Kahve Bahane #Lale



Ben de isterim de-da ekleri kelimeleri birbirine bağlasın, aradaki noktalı virgüller iki cümleyi tek yükleme yüklesin. Noktalardan sonra bir boşluk verilmek suretiyle yeni bir cümle başlasın. Yazı aksın, yazan da okuyan da keyif alsın. 

Gelin görün ki olmuyor. Yazmak için bilgisayarın başına oturup, acaba nasıl başlamalı diye düşündüğüm zamanlar azdır. Bu akşam da o zamanlardan biri. Derdimin dermanı şimdilik yok. Çünkü sosyalleşemiyorum. Gözlem yaparak yazmayı severim ben. Dışarıda geçirdiğim vakit ne kadar çok ise o kadar verimli ve eğlenceli olur yazılarım.

Yazma eylemime bir ara verip, ne anlatmak istediğimi tam anlamıyla gösterebilmek adına eski yazılarımdan birinin linkini aradım. Kahve Bahane #27 yukarıda dert yandığım tüm duygularıma tercüman niteliğinde.

Kafeinsiz kahvem soğumamışken; niteliği, niceliği bir tarafa bırakıp, bu kısıtlı yaşam şartları altında neler yaptığımı anlatayım mı biraz? Herkesi gizli depresyona sokan corona illetinden dert yanmadan, sanki o hiç yokmuş gibi de şu anki yaşam tarzını kendi irademizle hayata geçirmişiz gibi.

Mesela her sabah kuşların o harika melodileri eşliğinde bir saat yürüyüş yaptığımı anlatabilirim. Sabah kuşların ötüşlerini, bazen de parka uğrayan ağaçkakanların sesini duymak için özellikle kulaklığımı takmıyorum. Bazen yürüyüşüme kısa aralar verip sincaplarla sohbet ediyorum. Böyle devam ederse bir iki tanesiyle arkadaş bile olabilirim.

Akşamları rengarenk iplerle örgü ördüğümü anlatabilirim. Açıyorum bir dizi. O an canım ne içmek isterse ( bazen çay oluyor bu bazen kahve bazen de ıhlamur) yapıyorum. Kendimi kaptırdığım zamanlar saatlerce örgü örüyorum. Dizinin amacı arka fon görevi görmek. Çoğu zaman dizide neler oluyor bilmiyorum. 

Yeniden ders çalışmaya başladığımı anlatabilirim. Eski bilgilerimi gün yüzüne çıkarttıktan sonra özel bir öğretmenle biraz daha ilerleme kaydetmek istiyorum. Düzenli ders çalışmanın etkilerini görüyorum da. Artık televizyondaki bazı programlardaki birçok konuşmayı yakalayabiliyorum. Anlamak bir nebze kolay. Darısı konuşabileceğim günlerin başına.

Çocukken deliler gibi oynadığım tetris adlı oyuna yeniden sardığımı anlatabilirim. Neredeyse her akşam yemeğinden sonra (ders çalışmadığım günler) bir saat oynuyorum. Her oynayışımda ilk oynadığım zamanlardaki gibi zevk alıyorum. 

Cemre düştü dedikleri için balkonu temizlediğimi, haftaya kar yağışını gösteren programı görmezden gelerek bugün 16 derece olan havayı fırsat bilip sabah kahvemi balkonda içtiğimi anlatabilirim. Kahvemi yudumlarken bu sene balkona hangi çiçekleri alacağımı da düşündüm. Boşalan saksılar için güzel planlarım var. 

Cuma günü şirketin düzenlediği kısa bir etkinlik sayesinde kağıttan bir lale yaptığımı anlatabilirim. Şimdi mini orkidenin tam yanında kendi ellerimle yaptığım kırmızı bir lale var. Ara ara şirketin fun friday etkinlikleri oluyor. Güzel, eğlendirici ve öğretici oluyor. 

Dediğim gibi tüm olumsuzluklara rağmen hayatta güzel şeyler de oluyor. Bazen biraz çabalamak lazım. Değiştirilemeyecek bir durum içerisinde, akıl sağlığını koruyabilmek için insan sevdiği şeyleri, eldeki imkanlar dahilinde yapabilmeli. Kendinizi mutlu edecek küçük şeyler bulmayı ihmal etmeyin.

Sosyal mesajı verdiğime göre, artık o meşhur kapanışımı yapabilirim. 
Bir sonraki yazıda görüşünceye kadar şen ve esen kalın. 
Unutmayın ki küçük hiçten yeğdir.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

5 Mart 2021

Kahve Bahane #Bir Ay




Çok ayıp, siz kınamadan ben kendimi kınıyorum. En son blog yazımı neredeyse bir ay önce yazmışım. Bu nasıl bir tembellik. Aslında az sonra anlatacaklarım tembel olmadığımı kanıtlayacak. Sadece ilgim ve odak noktam bir nebze kaymış durumda. İtiraf etmeliyim ki bir haftadır blog yazmalıyım, bugün yazarım yarın yazarım modundaydım. Kısmet bu güne ve bu saateymiş.

Uzunca bir süredir, twitter hesabımda "masada ne var" konseptiyle paylaşım yapıyorum. Orayı takip edenler, geçen iki ay harıl harıl kitap okuduğumu biliyor. Sene başında koymuş olduğum bir yıllık kitap okuma hedefimin yüzde kırkını gerçekleştirdim. Mart ayı ile birlikte okuma yoğumluğumu biraz azalttım. Çünkü pek haklı bir sebebim var. Azalttım demek, her gün okumuyorum demek değil. Günlük bir saat kitap okumaya devam. 

Haklı sebebe gelecek olursak yeniden Lehçe çalışmaya başladım. Lehçe, Polonya'nın resmi dili. Slav kökenli bir dil ve öğrenmesi oldukça çetrefilli. Bu sefer farklı bir yöntem ile çalışmaya başladım. Şimdiden verim aldığımı söyleyebilirim. Tabii işin içinde pasif ve aktif olarak dile maruz kalma durumu da var. Anlamasam bile bazı televizyon programlarını izliyorum. Sosyal medya hesaplarında lehçe paylaşım yapan hesapları takip ediyorum. Bakalım, ben kürek çekmeye başladım. Bu kayık kıyıdan ne kadar uzaklaşacak. 

Ara verip başlamak da zor. Kış süresince bisiklet kullanmaya ara veriyorum. Gönül her daim kullanmak istiyor. Orası ayrı. Gelin görün ki dondurucu soğuklarda zor. Geçen hafta havanın güzel olmasını fırsat bilip bisikletimle pedalladım. Ne çok özlemişim pedallamayı. Acayip keyif aldım. Bisikletimin fotoğraflarını da çekmeyi özlemişim. Lakin dediğim gibi ara verdikten sonra başlamak zor. İki üç gündür ağrımayan yerim yok. Her kasımı ayrı ayrı çalıştırmışım. Havalar ısınsa da günlük rutinimin içine bisiklet turlarımı eklesem; ne güzel olur.




Bir diğer aktivitem örgü örmek. Kış ayına en çok yakışan aktivite bence örgü örmek. Arkadaşlarım anne ve baba oluyor. Sizin anlayacağınız hem teyze, hem de hala oluyorum. Hala ve teyze olmanın da kendine has sorumlulukları var. O yüzden bu aralar sağım solum örgü ipleri ile dolu. Mesaiyi bitirip şişleri elime alacağım saatleri iple çekiyorum. Ortaya da pek güzel şeyler çıkıyor. En azından bana güzel geliyorlar. 


Güzel demişken, geçen hafta içi güzeller güzeli arkadaşlarımla sabah kahvesi içtim. Teknoloji sağ olsun. Uzakları yakınlaştırıyor, özlemi bir nebze olsun gideriyor. Öyle çok özlemişim ki arkadaşlarımla sohbet etmeyi. Onlar ekranda görünce gözlerim doldu. Bazen bana soruyorlar memleketi özlüyor musun diye? Taşın toprağın neyini özleyeyim Allah aşkına. Özlemim, sevdiklerime... Birlikte doyasıya kahkaha atabildiklerime... 

Enteresan bir şekilde özlem duygum da köreliyor. Eskisi kadar ağır bassa belki bunalıma girerdim. Bu durumu kanıksadım. Evet isterim hepsiyle yan yana olmayı. Evet isterim hepsi kanlı canlı yanı başımda olsun. Fakat şimdiki şartlarda bu biraz zor. Ve burada olmayı ben seçtim. Hani derler ya "önce can, sonra canan". Şu an yaşadığım durumun özeti tam olarak bu. 

Yaşamın insana neler getireceği pek belirsiz. Umarım ki daima güzel şeyler getirir. Şimdiler de tek temennim bu. 
Yine harıl harıl yazılmaya başlanmış, birkaç paragraftan sonra tıkanmış bir kahve bahane yazısına maruz kaldınız.
Yazı biter, Yasemin gider. 
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın. 
Kendinizi önemsemeyi ihmal etmeyin. 
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.