29 Haziran 2021

Kahve Bahane #Arkası Yarın


O kadar ara vermişim ki bu yazıyı yazmadan önce en son yazdığım kahve bahane yazımı okudum. Nerede kalmışım dedim. Hafızamı tazeledim. O günden bu yana anlatacaklarım birikmiş. 

Hani dizilerde günümüzdeki zamandan geriye doğru giden sahneler var ya; işte az sonra okuyacaklarınız bundan bir ay öncesine ait. Yazının sonuna doğru günümüze yaklaşmış olur. Tabii ki finali söylemem. Söylenir mi hiç? Dizilerde de söylemiyorlar değil mi?

Şimdi sizi baharın uğramadığı bir Krakow sabahına götürüyorum. Gerçekten bu sene sıcaklar ile buluşmamız Vecihi'nin Fikret ile kavuşmasından daha zor oldu. Geçen sene pandemi yüzünden biriken izinlerimizi heybemizden çıkartıp kısa bir es vermek istedik. Krakow'a yakın bir yerde bir dağ evi kiraladık. Kaldığımız süre boyunca tepemizden kara bulutlar eksik olmadı. Her şeye rağmen, mangal ateşimiz sönmedi. Gece yaktığımız şömine ateşi başında saatlerce kitap okuduk. Tatilden alabileceğimiz maksimum keyfi aldık. Sağımız solumuz corona artık. Biz de yıla damgasını vuran bu ada sahip bir köy bulduk. Lanckorona'da, bir yıl sonunda, ilk defa kafede kahve içmenin mutluluğunu tattık. Polonya'nın en sevdiğim yanlarından biri bu. Minicik yerlemiş yerlerinde bile enfes şekilde tasarlanmış, kendine has ruhu olan kafelere rastlamak mümkün.






Bu kısa tatil sonrası korktuğum gün geldi çattı. Sol kolumu Polonya'lı hekimlere emanet edip, bir doz aşımı oldum. Benim tercih ettiğim aşı tek dozdu. Aşıdan sonrası ise tam bir kabustu. Kol ağrısı da neymiş, ben resmen yorgan döşek yattım üç gün. Tam iyi oldum derken, corona ile savaşmaktan bitap düşmüş bağışıklık sistemim soğuk algınlığı ile başa çıkamadı. Üç günün ardından beni bertaraf eden bir hastalıkla da bir hafta boğuştum. Ağladım, sızlandım fakat ben bitti demeden bitmez dedim ve küllerimden yeniden doğdum. 

Aşı olmamdaki en büyük etken Türkiye'ye gidebilmekti. Aşıdan sonra biletimi aldım, aşı kartımı attım çantama ve sorunsun bir yolculuk ile iki sene sonunda İzmir'e gittim. Hayatımın hem en kolay, hem de en zor yolculuğuydu. Buradan direkt uçuş yok. Almanya aktarmalı gidiyorum ve her gidişimde de Almaya havaalanında türlü maceralar beni karşılıyor. Bu sefer her şey inanılmaz kolay oldu. Almanya'da hiçbir güvenlik kontrolünden geçmedim. Bu en kolay kısmıydı. En zor dediğim kısmı ise yukarıda bahsettiğim hastalık yüzünden sürünmemdi. İzmir'e kendimi nasıl attım hatırlamıyorum. 

İki sene sonra ailemle hasret gidermek ruhuma inanılmaz iyi geldi. Gezmedim, tozmadım. Ailemle birlikte evde oturdum. Zaten adı üstünde aile ziyaretiydi. Ve her saniyesinden keyif aldım. İki sene sonra gittiğim Türkiye'nin durumu içler acısıydı maalesef. Detaylarına girmeyeceğim. Belki bir ara bi iki kelam ederim. Şimdilik çektiğim birkaç kare fotoğrafı paylaşayım. 










Velhasıl tatil bitti. Krakow'a yaz geldi. Balkonumdaki çiçekler açtı. Yazı yazarken bardaktaki çayım soğudu. Spor sonrası marketten aldığım çilekler masadaki yerini aldı. Dizi tatında olan kahve bahane yazısı da bitti.

O zaman ne diyoruz; bir sonraki kahve bahanede görüşünceye dek şen ve esen kalın. Mevsim meyvelerini sofranızdan eksik etmeyin. 
Sevgiler.


✄----------------------------------------------------------------------










Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.