Hani dizilerde günümüzdeki zamandan geriye doğru giden sahneler var ya; işte az sonra okuyacaklarınız bundan bir ay öncesine ait. Yazının sonuna doğru günümüze yaklaşmış olur. Tabii ki finali söylemem. Söylenir mi hiç? Dizilerde de söylemiyorlar değil mi?
Şimdi sizi baharın uğramadığı bir Krakow sabahına götürüyorum. Gerçekten bu sene sıcaklar ile buluşmamız Vecihi'nin Fikret ile kavuşmasından daha zor oldu. Geçen sene pandemi yüzünden biriken izinlerimizi heybemizden çıkartıp kısa bir es vermek istedik. Krakow'a yakın bir yerde bir dağ evi kiraladık. Kaldığımız süre boyunca tepemizden kara bulutlar eksik olmadı. Her şeye rağmen, mangal ateşimiz sönmedi. Gece yaktığımız şömine ateşi başında saatlerce kitap okuduk. Tatilden alabileceğimiz maksimum keyfi aldık. Sağımız solumuz corona artık. Biz de yıla damgasını vuran bu ada sahip bir köy bulduk. Lanckorona'da, bir yıl sonunda, ilk defa kafede kahve içmenin mutluluğunu tattık. Polonya'nın en sevdiğim yanlarından biri bu. Minicik yerlemiş yerlerinde bile enfes şekilde tasarlanmış, kendine has ruhu olan kafelere rastlamak mümkün.
Aşı olmamdaki en büyük etken Türkiye'ye gidebilmekti. Aşıdan sonra biletimi aldım, aşı kartımı attım çantama ve sorunsun bir yolculuk ile iki sene sonunda İzmir'e gittim. Hayatımın hem en kolay, hem de en zor yolculuğuydu. Buradan direkt uçuş yok. Almanya aktarmalı gidiyorum ve her gidişimde de Almaya havaalanında türlü maceralar beni karşılıyor. Bu sefer her şey inanılmaz kolay oldu. Almanya'da hiçbir güvenlik kontrolünden geçmedim. Bu en kolay kısmıydı. En zor dediğim kısmı ise yukarıda bahsettiğim hastalık yüzünden sürünmemdi. İzmir'e kendimi nasıl attım hatırlamıyorum.
İki sene sonra ailemle hasret gidermek ruhuma inanılmaz iyi geldi. Gezmedim, tozmadım. Ailemle birlikte evde oturdum. Zaten adı üstünde aile ziyaretiydi. Ve her saniyesinden keyif aldım. İki sene sonra gittiğim Türkiye'nin durumu içler acısıydı maalesef. Detaylarına girmeyeceğim. Belki bir ara bi iki kelam ederim. Şimdilik çektiğim birkaç kare fotoğrafı paylaşayım.
Velhasıl tatil bitti. Krakow'a yaz geldi. Balkonumdaki çiçekler açtı. Yazı yazarken bardaktaki çayım soğudu. Spor sonrası marketten aldığım çilekler masadaki yerini aldı. Dizi tatında olan kahve bahane yazısı da bitti.
O zaman ne diyoruz; bir sonraki kahve bahanede görüşünceye dek şen ve esen kalın. Mevsim meyvelerini sofranızdan eksik etmeyin.
Sevgiler.
Merhabalar.
YanıtlaSilBir çoğumuz şöyle ya da böyle nedenlerle bloglamaya ara vermiştik. Tabi bu arada biriken birçok paylaşımlar üst üste yığıldılar. Onları bir çırpılık bir paylaşıma sığdırmak da onlara haksızlık olur.
Her ne kadar geçti bittiyse de aşı sonrası yaşadığınız rahatsızlığınız için size geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim. İki yıl gibi bir aradan sonra Türkiye'ye gidiyorsunuz ve ailenizle geçirdiğiniz birlikteliğin dışında diğer durumlardan pek memnun kalmadığınız anlaşılıyor.
Ve Krakow'a da nihayet yaz geliyor. Çok güzel ve her zamanki gibi etkileyici bir paylaşımdı. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Bir sonraki kahve bahanede buluşmak dileğimle birlikte
sağlıklı ve hayırlı günler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilTeşekkür ederim. Maalesef ki Türkiye hakkında yazacaklarım pek güzel şeyler olmayacaktı. Bu yüzden şimdilik yazmayı erteledim.
Bu sene genel olarak dünyadaki mevsimlerde bir sorun var. Sonunda beklenen sıcaklıklara ulaştık. Biraz içimiz ısınır umarım.
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Sevgiler.
Görseller harika. Özellikle Polonya'da kaldığınız ev ve cafe fotoğrafları huzur veriyor :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Huzurlu mekanların verdiği huzur da ekrana yansıyor değil mi?
SilSevgiler.
Aman Allahım nasıl güzel bir dağ evi!
YanıtlaSilfotoğraflarına bakmak bile ne iyi geliyor. bizde karadenizde böylesine muhteşem
bir doğa var ama gidip de nasıl hayal kırıklığına uğramıştım. yanlış
yapılaşma mı dersin, her yerde atılan çöpler mi dersin, plastik sandalye
masa mı dersin tüm doğayı kaplamış.
ne güzel memlekete geldin, ailene kavuştun gözünaydın canım sana
da büyük bir motive güç olmuştur. kahve yazılarını daha çok istiyoruz
artık :)
Ya Pelincim, ben de bayıldım bu dağ evine. Toplamda 3 adet dağ evi vardı. Her birinin için farklı renklerde döşenmişti. Bak şimdi yazınca aklıma geldi. Keşke o fotoğrafları da ekleseydim. Dışı gibi içi de çok güzeldi.Karadeniz doğası ile buranın doğası çok benzer. Tek fark burada katliyam yok.
SilTatil yaşam enerjimi geri getirdi. Artık sık sık buralardayım.
Sevgiler.