Kahve bahanede artık ciddi şeylerden bahsetmenin zamanı geldi de geçiyor. Her zaman ooo eller havaya modunda yaşanmaz değil mi? Arada bir insanın silkelenerek kendine gelmesi lazım. Bu girişten ve başlıktan sonra sizi nasıl bir yazı bekliyor siz düşünün. Eğer kalbiniz gerçekleri kaldırabilecek kadar güçlüyse okumaya devam edin. Eğer kendinize güvenmiyorsanız, şimdi, tam şu anda kahve bahanenin bu yazısını okumaktan vazgeçin. Sonrasında olacaklardan ben sorumlu değilim.
Aman aman şu girişten sonra yazacaklarım sizi şaşırtabilir. Çünkü bu yazı beklenenin aksiye pek bir keyif içeriyor. Şu ölüler gününe bir açıklık getirmekle işe başlayalım. Efendime söyleyeyim, birçok yerde cadılar bayramı diye kutlanan gün Polonya'da bir dini bayram. Adı da ölüler günü. Bu günde mezarlıklar mumlarla dolup taşıyor. Mezarlıkta iğne atsanız yere düşmez cinsten bir kalabalık oluyor. Mumlar sayesinde de gece mezarlıklar tam bir görsel şölene dönüşüyor. Dini bayram olduğu için de tüm yurtta tatil oluyor.
Ölüler beni pek ilgilendirmiyor. Benim ilgilendiğim kısmı tabii ki tatil oluşu. Bu sene Pazartesine gelen bu gün sayesinde uzun hafta sonu tatili yaptık. Fırsat bu fırsat dedik ve Krakow'a bir buçuk saat uzaklıkta bir göl evine gittik. Huzur dolu üç gün geçirdim. Göl kenarında yürüdüm. Akşamları barbekü keyfinden sonra şömine önünde şarap yudumladım. Sudoku çözdüm. Halloween keki de yedim.
Sudoku pek eğlenceli. Son üç aydır her akşam düzenli olarak çözüyorum. Farklı versiyonlarının olduğu sudoku kitapları aldım. Bu kısa tatilde de hunharca çözdüm. Rakamların arasına karışmışken arkadaşım Yasemin ne kadar da "geek" bir insansın dedi. Ulan dedim (tabii içimden) bu bana şimdi ne demek istedi. "Aç bakalım, bu ne demek" dedim. İnternette yaptığım araştırma sonrasında tam olarak Türkçe bir karşılığı olmadığını öğrendim. Bilimsel bir tamından bir kimlik tanımına evrimleşmiş. Fakat bazı toplumlarda halen aşağılama olarak kullanılmaya devam ediyormuş. Bizim çok çalışkan öğrencilere inek dememiz gibi.
Geek, takıntılı sayılabilecek şekilde hobi düşkünü insanlar için kullanılıyormuş. Bu takıntı hobi olabileceği gibi sıradan bir uğraş da olabiliyormuş. Bu durumda gerçekten ben de bir geek olduğuma ikna oldum.
Tatil bitti. Rutine döndüm. Bu arada saatleri bir saat geriye aldık. Türkiye ile saat farkımız ikiye çıktı. Bu pek iyi olmadı. Türkiye'dekilerle konuşurken sıkıntı oluyor. Bunun yanı sıra artık hava çok erken kararıyor. Geceler de bitmek biliyor. Sanırım iki sene önce başladığımız Dark adlı dizinin son sezonunu izlememiştik. Şimdi en baştan izlemeye başladık. Bitmesine birkaç bölüm kaldı.
Nexflix bu aralar yüzümü güldürüyor. Sevdiğim dizilerin yeni sezonları gelmeye başladı. Good Girls bunlardan biri. Geçen sene harıl harıl Zuzinin battaniyesini örerken izlemiştim. Hiç bitmesin diyordum ama pıt diye bitti. Geçtiğimiz ay yeni sezonu geldi. Pek sevindim ama şimdi yine bitecek diye izlemiyorum. Her seferinde erteliyorum.
You adlı dizinin de yeni sezonu gelmiş. O diziyi ingilizce altyazı ile izliyorum. Başroldeki çocuk oldukça sakin ve açık konuşuyor. Böyle olunca da tam bir ingilizce dinleme pratiği yapmış oluyorum. Açıkcası ikinci sezonunu ilki kadar sevmemiştim. Bakalım üçüncü sezonunda neler olacak?
Ve yine yeniden Dexter geliyor. Gelsin artık. Ne de güzel izlerdim. Gerçi öyle bir sonla bitti ki nasıl yeniden devam edecek bir fikrim yok.
Görüldüğü üzere dizileri inci gibi sıraya dizmişim. Battaniyemi büyütmek için verdiğim ip siparişlerim de geldi. Bundan sonra bitmeyen akşamlar için hazırım.
Bu akşamlık bu kadar gevezelik yeter. Dün spor salonunda aklıma eğlenceli bir yazı yazmak geldi. Bu yazısı sizinle paylaştıktan sonra onun taslağı üzerinde biraz çalışacağım.
O zaman ne diyoruz;
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
Kendinizle (nerede ve nasıl olduğu önemli değil) kaliteli zaman geçirmek için çabalamayı da ihmal etmeyin.
Sevgiler.
✄----------------------------------------------------------------------
İlk pragrafın ardından bi' çıkmaya niyetlenmedim değil hani :)) cadılar Bayramının bizde de farklı karşılıkları var aslında ama aynı formda del elbette. Sudoku kitapları benim de favorilerim arasındadır, çok tükettim kendilerinden :) Ayrıca Dexter'i ben de merakla bekliyorum. Eski bölümleri tekrar izleyeyim diyorum hatta yeni sezon başlamadan ^^
YanıtlaSilBiraz farklılık olsun dedim. O yüzden öyle bir giriş yaptım. Çoğu gelenek Şamanizmden günümüze geliyor aslında. Ben de yeni bölümleri gelince eski bölümlerini izleyip yenisine geçiş yapacağım.
SilSudoku candır :) Ben de telefonuma bir uygulama indirdim, canım sıkıldıkça yapıyorum :)
YanıtlaSilYou'nun ikinci sezonunu ben de sevmemiştim, tekrar gibi gelmişti. 3. sezonu geçen hafta Cumartesi-Pazar hap gibi yuttum :)) İlk bölümlerde off yine mi moduna soktu beni ama sonraki bölümlerde daha iyiydi. İlk sezonun yerini tutmaz diye düşünüyorum.
Keyifli günler diliyorum...
Kağıt formatını daha çok seviyorum. Telefonumda da Kelimelik diye bir uygulama var. Onu oynuyorum. Bak şimdi merak ettim. Ben de artık You izlemeye başlamalıyım.
SilSevgiler.
sende demek sevdin bu sudoku işini:)
YanıtlaSileşimde gece gündüz çözüyor, son yıllarda buna sardı ama
ben bir iki yapayım dedim acayip beyin çalıştırıyor ya yani benimkiler
yanmaya başlıyor galiba hemen bıraktım. onu yapana kadar kitap okuyayım
diyorum. aslında beyin jimnastiği.
ördüğün battaniyeyi çok merak ettim belki ileri de koyarsın. gezilerine bayılıyorum zaten.
Ördüğüm battaniyelerimi hiç paylaşmadığımı fark ettim. Bir ara paylaşacağım. Sevgiler.
SilFotoğraflar da yazılar kadar keyifli ve huzurluydu, daha nice kaliteli zamanlar geçirmeniz dileğiyle :D
YanıtlaSiltatil iyidir tabii, ölüler yapmasın tatil, biz yapalım, üstten 2. foti, kayıklı ne güzeel :)
YanıtlaSilÖlülere her gün tatil.
SilBende de biraz 'geek'lik var sanırım. Fotoğraftaki sudokuyu yarım görünce çözüp gönderdim size. Nereden göndereceğimi bilemedim önce. Sonra Twitter aklıma geldi.
YanıtlaSilSonra blogların e-posta adresini bilmeyince fotoğraf vb türü veriyi nasıl göndereceğimizi düşündüm biraz. (Belki de vardır, ben bilmiyorumdur.)
Şömine çok güzel görünüyor. Orada ne güzel uyunur var ya! 🙂
Harikasınız. Twitter üzerinden aldım mesajınızı. Şömine gerçekten çok güzel. İnsan bıkmadan saatlerce karşısında oturabiliyor. Yüze vuran sıcaklıkta uyku getiriyor tabii.
Sil